Başmakçı'nın bilinen geçmişi MÖ 1750-1200 yıllarında hüküm süren Hititler zamanına kadar gitmektedir. Hititlerden sonra Dinar'ı (Apemeia) belli bir süre başkent olarak kabul eden Frigyalıların elinde kalmıştır. Frigyalılardan sonra Lidyalılar bu bölgeye sahip oldular. MÖ 6. yüzyılda Perslerin, MS 4. yüzyılda Makedonya Krallığı'nın eline geçmiştir. Büyük İskender'in ölümünün ardından imparatorluğun bölünmesiyle yöre Selevkosların elinde kalmış, daha sonra Bergama Krallığı'na geçmiş, Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasından sonra Bizans toprağı olmuştur.
1071 yılında Selçuklu Sultanı Alp Arslan'ın Malazgirt Savaşı'nda Bizanslıları yenmesiyle birlikte Anadolu'nun kapıları sonuna kadar Oğuz boylarına açılmıştır. Bunun sonucu olarak Türk boyları Anadolu'nun çeşitli bölgelerine dağıldılar ve oraları yurt edindiler.
Sarıkeçili Aşireti'ne bağlı Başmakçı cemaati Azerbaycan'ın güneyinden Anadolu'ya girdiler. Göç yolu üzerinde ilk durakları Adana, Tarsus bölgesi olmuştur. Bir kısmı Tarsus ilçesinde kaldılar, halen Başmakçı adı ile anılan bir köy kurdular. Yola devam eden cemaat mensuplarının bir kısmı kuzeye, diğer bir kısmı da batı yönüne doğru yollarına devam ettiler. Kuzeye gidenler Çorum civarına, Batı yönüne giden grup ise bugün Başmakçı olarak isimlendirilen topraklara yerleştiler. Bundan böyle bu yerleşim yerinin adı Başmakçı olarak anılmaya başlandı.
Başmakçı ahalisinin bu bölgeye gelişlerinin 1100-1200 yıllarında olduğu anlaşılıyor. Bu iddiaya destek olarak Başmakçı'nın manevi koruyucusu Abdulkâdir Geylanî'nin talebesi olan Abdurrahman Sultan'ın yaşadığı dönemin 1100-1200 yıllarında olduğudur.
Anadolu Selçuklularının dağılmasından sonra Germiyanoğulları Beyliği hakimiyetine geçmiştir. 1276 yılında Germiyanoğulları Beyliği'ne bağlı bir köy (karye) olarak kayıtlarda yer almaktadır. 1378 yılında Germiyan Beyi Şah Çelebi kızını Osmanlı Hükümdarı Yıldırım Beyazıt'a verince Başmakçı'nın da içinde bulunduğu bölge çeyiz olarak verilmiştir. Başmakçı, bu vesile ile Osmanlı toprağı olmuştur.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi'ndeki Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait tapu tahrir defterinde 47 haneli bir köy (karye) olarak görünmektedir. Yine 845 tarihli tamettuat (vergi) defterine göre Dazkırı kazasına bağlı, büyük bir köy olarak kayıtlara geçmiştir.